22 Ekim 2010 Cuma

tren

-dudaklarımda bir taciz öpücüğü..

Hayır canki bu sefer gerçekten kaşındım hayatta belki de ilk kez korkuyorum ve korku hiç de edebi olmak zorunda değil. Çarşambanın gecesi bomboş terminalde ayağına battaniye örtmüş kadın dedi ki çarşambanın rastlantısıdır uzaktan çalan şarkı. Fırında çalışanlar ilk çaylarını içmek için semaveri yakmışlardı  tam da bu sıralarda.

-ve benim
-dudaklarımda bir taciz öpücüğü..
 

Kadın sürmeyi unuttuğu sinek kovucuları düşündü hiç ağzını bozmadan kanı emilen yerlerini kaşırken. Tırnakları etinde her hart sesini çıkardığında kaburgalarının ilikleri içeriye doğru akıp donuyordu. Artık içi, turuncu kahverengi akmış çöp suyu renginde ve kokusundaydı, nefesi dahil. İlmek ilmek söküldü tüm güven; o, poşeti yetiştiremeyip yere kusarken. Halbuki motorları çok severdi bir adadaki bir otelin çift kişilik odasında yerde yatarken. Annesini düşündü; bilse, ben sana demiştim demekten takatsiz sadece üzülürdü. Kırlangıçlar geri gelmez anne ağlamamalısın dedi organlarının parçalarını ucuz bir Japon yapıştırıcısıyla eskisi gibi olur ki’li yapıştırırken. Tek dudakları. Tek onlar düzgün, en çok beğenilendi ya belki ondan dedi kadın neşterin erdeminde.
Kırmızı olması gereken her şey bir çöp kamyonuydu şimdi ve hiçbir kedi dolanmadı ayaklarıma bunları yazarken.

-dudaklarımda bi taciz öpücüğü..
 

Ben kendi serseriliğimin demirlerine vuruyorum ve artık bi ona sarılıyorum; ısınırsa genişler.
Güven sadece bir erk-ek adıydı düşük yaptığı bebeğinin karnındaki sancısını yaktığı avuç içleri de dindiremezken ve hepsi bir terminalde oldu üstelik boz köpeklerin hepsi uyumuştu. İki saat önce çantasında taşıdığı battaniyesini üzerine çekip bankta uyurdu ama yelkovanı geri getiremeyeceğini biliyordu. Cüzdanlara kuru kafalar basılırken üşümesi hiç adil değildi, kağıtları nemli, çiy.

Okuduğu kitaptaki gibi acı çektirmek istemişti kendisine ama dünya abartmış olmalı bence dedi son sigarasını yakmadan ve bulanık-boş gökyüzü belinin sağ yanına saplanırken olmayan ‘adam’lar görmeye başlamıştı olmadık yerlerden üzerine gelen. Ve öyle uykusu geldi ki her şeyin üzerinden, kırlangıçlar uçup gitti.  



                                                                                                                      22 temmuz 2010 - 04.30
                                                                                                                           Kuşadası / terminal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder